oyun

şarkı

webuzmani.blogspot.com

3 Ocak 2009 Cumartesi

dünya yaşam


Hayat mücadelesiyle uğraşıp duruyoruz hepimiz. Bir yandan yaşadığınız şehrin sorunları, Diğer yandan sorumlu olduğunuz konu başlıkları. Bunların hepsinin altından kalkamamakİnsanı, insan gibi düşünmekten uzaklaştırır oluyor.
Şu güzel ramazan ayının bile keyfini çıkaramayan birçok aile yaşarken bu Müslüman ülkede, iftar saatlerin de televizyon reklamlarında ki masa başında gülümseyen aileler maalesef masal ve reklamlarda olduğunu bile bile İftar sofrasında oturup ezanı beklemek çok zor oluyor.
Hayat bu ama çok fazla yapabilecek şeyiniz yok. Çok fazla olmadığı gibi, elimizde olan şeyleri de yapmayınca durum daha da vahim bir konum almakta. Her geçen gün kötüye giden bir toplum, her geçen gün kötüye giden ülkeler, her geçen gün kötüye giden bir doğa, her geçen gün kötüye giden bir dünya.
Bu kötüye gidenler için kendinize sordunuz mu: Ben üzerime düşen hangi konuyu doğru yapabilmek için uğraşıyorum?
Eğer bunun yanıtını sormuyorum olarak veriyorsanız üzülmeyin, birçok kişi de sormuyordur.
Sormadıkları için de Pablo Neru’nun dediği gibi gelecek yavaş, yavaş ölenlerden olacaklar. Adamın biri bir çocuğa bir elma vermiş. Çocuk çok sevinmiş.Bir elma daha vermiş. Çocuk daha çok sevinmiş.Bir elma daha verince çocuk sevinçten deliye dönmüş.Ve bir elma daha verince, çocuk dört elmayı elinde zaptedememiş, sonuncusunu düşürmüş yere...Bu sefer ağlamaya başlamış çocuk.
Hayat böyledir işte...Devamlı istiyoruz, istiyoruz… Nereye gittiğimizi düşünmeden istiyoruz.Sonun da isteklerimizin bizleri nereye götüreceğini düşünmeden, hesap etmeden istiyoruz. İsteklerimiz yerine geldikçe de daha fazla istiyoruz. Sadece hayatımız da alım gücümüzün arttığına dikkatinizi çekti mi? İleride ki nesil için çok korkunç bir hayat hazırlanıyor, düşüncesizce yetiştirilen gelecekte.
Çok şeyden şikâyet eden biri olmamız da iyi bir şey değil, olumsuzluklara rağmen yapmamız gerekenlerin ne olduğunu bilip de sessiz kalmamızdır. Bakın ne anlatacağım size çok fazla şikâyet eden biri varmış:
Her gün hayatinin ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu: - Ne görüyorsun?- "Patates, yumurta ve kahve" diye alaylı bir cevap verdi kızı. - "Daha yakından bak bir de" dedi baba, "patatese dokun."
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. - "Aynı şekilde, yumurtayı da incele".
Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı:
-"Bütün bunlar ne anlama geliyor baba? " Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farlı farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurta sertleşmiş katılaşmıştı.
Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı. "Sen hangisisin" diye sordu kızına. "Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?" "Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? " "Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın? ""Yoksa Kahve çekirdekleri gibi, basına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?
İşte böyle sevgili okurlar."Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan".Mutlu kalmanız dileğiyle…

2 Ocak 2009 Cuma

kara delik



Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddi oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara delikler 2 boyutludur yani hacmi yoktur. Karadeliklerin içinde zamanın ise yavaş aktığı ya da akmadığı tahmin edilmektedir. Kara delikler genel görelilik kuramıyla tanımlanmışlardır. Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişlerdir. Bu teknikler aynı zamanda çevrelerinde sürüklenen oluşumların da incelenme olanağını sağlamıştır. Örneğin bir kara deliğin çekim alanına kapılmış maddenin kara delikçe yutulmadan önce müthiş bir ısı derecesine ulaştığı ve bu yüzden önemli miktarda x ışınları yaydığı saptanmıştır. Böylece bir kara delik kendisi ışık yaymasa da, çevresinde bu tür bir icraat yarattığı için varlığı saptanabilmektedir. Günümüzde, kara deliklerin varlığı, ilgili (astrofizikçiler ve kuramsal fizikçilerden oluşan) bilimsel topluluğun hemen hemen tüm bireyleri tarafından onaylanarak kesinlik kazanmış durumdadır. (Devamı...)

Sedna nın sırrı



Sedna’nın sırları açığa çıkıyor
Bilim insanları, Güneş Sistemi’nin en dış kısmında yer alan gezegensi Sedna’nın sırlarını çözmeye başladı. Sedna’nın yörüngesinin Dünya-Güneş mesafesinin 74 ila 900 katı arasında değiştiği saptandı.
The NewScientistNTV-MSNBC


18 Nisan 2005 — Kasım 2003’te keşfedilen gezegensi gökcismi Sedna’nın katran benzeri kızıl bir çamur tabakasıyla kaplı olduğu belirlendi. Araştırmalarda gezegensi Sedna’nın sert kabuğunun Güneş’in etkisiyle kızdığı saptanırken, göktaşı düşmesi sonucu oluşan krater izine rastlanmadı. Bilim insanları, Sedna’nın kendi ekseninde dönüşünün 10 gün sürdüğünü tespit etti

1 Ocak 2009 Perşembe

uranüs


Fiziksel özellikler [değiştir]
Uranüs’ün kütlesi Yer’inkinin 15 katı, hacmi ise 100 katıdır.Uranüs’ün çevresinde ince, keskin hatlı ve koyu renkli 10 halkanın olduğu tespit edilmiştir. Halkaların tümü, yaklaşık 1 m çapında koyu renkli kaya benzeri parçalardan oluşmaktadır. Bunların yapısı henüz belirlenememiştir.Uranüs, kutbu güneşe bakacak şekilde tekerlek gibi döner. Böylece etrafındaki halkalar da dik olarak onunla birlikte döner.
Uranüs’de,Yer’in ve Satürn’ün çevresindekilerle karşılaştırılabilecek ölçüde manyetik alan vardır. Manyetik alanın ekseni,gezegenin dönme eksenine göre 55o eğiktir ve bu diğer gezegenlere oranla oldukça yüksek bir değerdir.Bu eğiklik manyetik alanın, güneş rüzgarı karşında tirbuşan benzeri uzun bir kuyruk yapmasına neden olur. Gezegenin dönme periyodu yaklaşık olarak 17.5 saattir ve dönme ekseni olağandışıdır.Uranüs’ün eriyik halde bulunan ağır bir çekirdeği vardır. Çekirdeğin çevresinde ise su, metan ve amonyaktan oluşan birkaç bin oC sıcaklığında ve binlerce km kalınlığında bir manto yer alır. Bu aşırı sıcak mantonun, üzerindeki atmosferin ağırlığından kaynaklanan devasa basıncın etkisiyle kaynayamadığı ve buranın elektriksel olarak iletken olduğu, gezegenin manyetik alanını sınırladığı düşünülmektedir.

Atmosfer [değiştir]
Etkin sıcaklık 58 K
1 bar basınçtaki sıcaklık 76 K
1 bar basınçtaki yoğunluk 0.42 kg/m3
Rüzgar hızı 0 ile 200 m/s arası
Skala yüksekliği 27.7 km
Ortalama moleküler ağırlık 2.64 g/mol
Bileşim: Hidrojen (H2) % 83, Helyum (He) %15, Metan (CH4) %2, Aerosoller: Amonyum buzu; su buzu; amonyum hidrosülfit; Metan buzu

Uydular [değiştir]
Uranüs’ün 27 uydusu bilinmektedir. Jüpiter ve Satürn’den sonra en fazla uyduya sahip olan gezegendir. Beş büyük uydusunun (Miranda, Umbriel, Ariel (uydu), Oberon (uydu) ve Titania) çapı 500–1600 km arasında değişir.
Küçük uydular: Cordelia, Ophelia, Bianca, Cressida, Desdemona, Juliet, Portia, Rosalind, Belinda, Puck, Caliban, Stephano, Trinculo, Sycorax, Prospero, Setebos, S/1986 U10, S/2001 U2, S/2001 U3, S/2003 U1, S/2003 U2, S/2003 U3

fly


Marking 61 Years of Supersonic Curiosity
10.14.08

Sixty-one years after a sonic boom first rolled across the roof of the high desert in southern California, there are still things yet to be discovered about supersonic flight.It was on Oct. 14, 1947, that a team of engineers from NACA -- the National Advisory Committee for Aeronautics, NASA's predecessor -- working with the Air Force and many others, watched from the edge of Rogers Dry Lakebed as Capt. Charles "Chuck" Yeager flew a Bell X-1 rocket plane into the history books.The Bell X-1 in flight. Image Credit: USAFToday, NASA aeronautical engineers continue to conduct research with the goals of making supersonic flight safe, affordable and environmentally friendly for faster commercial transportation around the world.To that end, NASA hosted its Fundamental Aeronautics Program Annual Meeting in Atlanta Oct. 7-9, 2008, gathering more than 600 experts who are conducting research in many disciplines related to subsonic fixed wing, subsonic rotorcraft, supersonic and hypersonic flight."I was impressed with the high quality of technical papers. This meeting showed me we are making significant progress in better understanding of flight along the entire spectrum of speed, and in developing aircraft technologies to meet future air transportation needs," said Ajay Misra, acting director of the Fundamental Aeronautics Program, which is managed by NASA’s Aeronautics Research Mission Directorate in Washington."The meeting was quite productive and it was great to see researchers from NASA, industry and academia gathered in one spot to share ideas and insights into their fields of expertise, with a common goal of addressing technical challenges related to the development of advanced aircraft that are enabling for the Next Generation Air Transportation System," Misra said.Engineers discussed a wide range of subjects including reducing fuel burn, noise, and emissions for aircraft; developing alternative fuels; new aircraft designs for passenger airliners, safely raising the capacity of the nation’s air transportation system; finding ways to minimize sonic booms; and addressing aeronautics-related challenges associated with air-breathing access to space and entry into a planetary atmosphere."In many ways, the research underway today reflects the same opportunities for historic advancement experienced by the NACA engineers during those heady days of flight testing in the 1940s and 1950s," said John D. Anderson, curator of aerodynamics at the Smithsonian Institution's National Air & Space Museum and a professor emeritus at the University of Maryland.Anderson, a luncheon speaker during the Atlanta meeting, traced the history of research and breakthroughs leading to the X-1 flight in which Yeager became the first man to fly faster than sound."It’s one of the most important stories in the history of aeronautical research," Anderson said.U.S. Air Force Captain Charles "Chuck" Yeager and the Bell X-1 named after his wife, Glennis Faye Dickhouse. . Image Credit: USAFExperience with propeller-driven aircraft, especially high-speed fighters, along with theoretical studies in the laboratory and research using wind tunnels gave engineers of the early 20th Century knowledge of flight up through about .85 Mach, or approximately 650 mph.But the knowledge gap between that velocity and the speed of sound, or Mach 1, remained elusive and was going to require an experimental aircraft, probably with rocket engines, so the X-1 was born.When the X-1 pushed through the speed of sound and sent that first sonic boom across the desert, engineers were pleasantly surprised, especially about the fact there no major unexpected problems, according to Anderson.Anderson was 10 years old on the day the sound barrier was broken, a fifth-grader living in York, Penn., who put model airplanes together. He doesn't remember when he first heard about the X-1 flight."There are many times when I've thought to myself how great it would be to have been an aeronautical engineer back in those days," Anderson said, feeling nostalgic, but also expressing excitement about what's still ahead in aeronautics."I suspect that 30 years from now there will be young engineers who look back at this time and think what an exciting time it must have been to be working on the concepts discussed at this conference."For information about NASA's Supersonics Project, visit: http://www.aeronautics.nasa.gov/fap/supersonic.htmlFor information about NASA's supersonic wind tunnel facilities, visit:http://www.aeronautics.nasa.gov/atp/supersonic.html

dünya

kutup yıldızı

Kutup Yıldızı
büyütmek için tıklayınız
Yıldızın adı
Kutup Yıldızı
büyütmek için tıklayınız
Yıldızın adı
Kutup Yıldızı (Demirkazık, Şimal Yıldızı, Çulpan, α Ursae Minoris)
Takımyıldızı
Küçükayı (Lat.: Ursa Minor)
Yükselimi
+89° 15′ 51″
Görünür kadiri
1,97
Mutlak kadiri
-3,64
Tayf örneği
F7
Uzaklığı
431 ışık yılı
Kutup Yıldızı (α UMi / α Ursae Minoris / Alpha Ursae Minoris; Demirkazık, Çulpan, Kutupyıldızı, Şimal Yıldızı ya da Kuzey Yıldızı olarak da bilinir.), Küçükayı takımyıldızının en parlak yıldızı.
Kutup Yıldızı, dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla kullanılmıştır. Aynı nedenle, Demirkazık, Kuzey Yıldızı gibi isimler alır.
Kutup Yıldızı tam olarak dünyanın ekseni ile aynı doğrultuda olmamakla birlikte, aradaki fark sadece bir derecenin dörtte üçü yani 44 dakika kadardır. Dünyanın ekseni zamanla doğrultu değiştirdiğinden bu fark önümüzdeki iki yüzyıl boyunca daha da azalacak ve 25 dakikaya kadar düşecektir. Daha sonra Kutup Yıldızı dünyanın ekseninden giderek uzaklaşacak ve ancak 25.000 yıl sonra aynı yere dönecektir.
Kutup Yıldızı, aslında üç yıldızdan oluşan bir sistemdir. Sistemin en parlak yıldızı olan A; büyük sarı, parlaklığı değişken bir sefeit türevidir. Bunun çevresinde dönen ve bir sarı cüce olan B yıldızı, 1780'de William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Üçüncü cüce yıldızın varlığı 1929'da saptanmıştır.
Kutup Yıldızı'nı gökyüzünde bulmak oldukça kolaydır, daima pusula'nın kuzey ibresi doğrultusunda bulunur. Büyükayı takımyıldızının oluşturduğu "tava"nın gövdesinin sonundaki iki parlak yıldızı (Dabne ve Merak) birleştiren hayalî doğruyu takip ederek, bu iki yıldız arasındaki mesafenin yaklaşık 5 katı kadar ileride Kutup Yıldızı bulunur. Gökyüzünün bu bölgesindeki en parlak yıldız olduğundan, başka bir yıldızla karıştırılma ihtimali düşüktür. Kutup Yıldızı'nın ufuktan yüksekliği, bulunduğunuz enlemi yansıtacaktır. Örneğin, İstanbul'da Kutup Yıldızı ufuktan 41° yükseklikte görünür.
Kutup Yıldızı sadece kuzey yarıküreden görünür, güney yarıküreden görünmez, güneyi gösteren parlak bir güney Kutup Yıldızı bulunmamaktadır. Ancak Güneyhaçı takımyıldızı, güney yarıkürede bulunanlara kabaca güney yönünü gösterir.

Çeşitli [değiştir]
Resim:2006-02-f-large-web.jpg
Ressam gözüyle Kutup Yıldızı
Gökyüzündeki en parlak yıldızın Kutup Yıldızı olduğu yönünde yaygın bir inanış vardır. Gerçekte gökyüzündeki en parlak cisim, bir yıldız olan Güneştir. Onu, bir uydu olan Ay ve bir gezegen olan Venüs izler. Güneş'ten sonra gökyüzünde en parlak yıldız Akyıldız'dır (Sirius). Kutup Yıldızı, gece gökyüzünde görülen yıldızlar arasında parlaklık açısından 46. sırada gelir.
Aslında bir gezegen olan Çoban Yıldızı (Venüs) ile Kutup Yıldızı'nın karıştırılması da yaygın bir hatadır. Çoban Yıldızı genellikle batı yönünde görülmekle birlikte her gün yer değiştirir. Oysa Kutup Yıldızı her zaman kuzey yönündedir.
Kutup Yıldızı anlamına gelen Latince kökenli İngilizce Polaris sözcüğü, 20. yüzyılın sonlarında Türkiye'de ortaya çıkan İngilizceleştirme eğilimi kapsamında moda olan kelimelerdendir. Sermayedar kesim bu kelimeyi şaşırtıcı bir yaygınlıkla benimsedi. Bunun sonucu olarak, "polaris", Türkiye'de gerçek anlamıyla hiç ilgisi olmayan alanlarda kullanıldı: Bir yayınevi, bir gökdelen, bir bilgisayarcı ve hatta bir terlikçi "polaris" ismini benimsedi.
Kutup Yıldızı bir müzik ve tiyatro topluluğunun, Kuzey Yıldızı ise İstanbul'daki bir uzakdoğu sporları salonunun adıydı.
Şimal Yıldızı, yani Kuzey Yıldızı, Kore Savaşı hakkında 1954 yapımı, başrolünde Ayhan Işık'ın oynadığı bir film.
Şimal Yıldızı, Sezen Aksu'nun bir şarkısının adı.

Kaynakça [değiştir]
"Demirkazık", Meydan Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi
İngilizce Vikipedi
Sinematürk web sitesi [1]
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Kutup_Y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1" adresinden alındı.
Sayfa kategorisi: Yıldızlar
Kutup Yıldızı (Demirkazık, Şimal Yıldızı, Çulpan, α Ursae Minoris)
Takımyıldızı
Küçükayı (Lat.: Ursa Minor)
Yükselimi
+89° 15′ 51″
Görünür kadiri
1,97
Mutlak kadiri
-3,64
Tayf örneği
F7
Uzaklığı
431 ışık yılı
Kutup Yıldızı (α UMi / α Ursae Minoris / Alpha Ursae Minoris; Demirkazık, Çulpan, Kutupyıldızı, Şimal Yıldızı ya da Kuzey Yıldızı olarak da bilinir.), Küçükayı takımyıldızının en parlak yıldızı.
Kutup Yıldızı, dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla kullanılmıştır. Aynı nedenle, Demirkazık, Kuzey Yıldızı gibi isimler alır.
Kutup Yıldızı tam olarak dünyanın ekseni ile aynı doğrultuda olmamakla birlikte, aradaki fark sadece bir derecenin dörtte üçü yani 44 dakika kadardır. Dünyanın ekseni zamanla doğrultu değiştirdiğinden bu fark önümüzdeki iki yüzyıl boyunca daha da azalacak ve 25 dakikaya kadar düşecektir. Daha sonra Kutup Yıldızı dünyanın ekseninden giderek uzaklaşacak ve ancak 25.000 yıl sonra aynı yere dönecektir.
Kutup Yıldızı, aslında üç yıldızdan oluşan bir sistemdir. Sistemin en parlak yıldızı olan A; büyük sarı, parlaklığı değişken bir sefeit türevidir. Bunun çevresinde dönen ve bir sarı cüce olan B yıldızı, 1780'de William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Üçüncü cüce yıldızın varlığı 1929'da saptanmıştır.
Kutup Yıldızı'nı gökyüzünde bulmak oldukça kolaydır, daima pusula'nın kuzey ibresi doğrultusunda bulunur. Büyükayı takımyıldızının oluşturduğu "tava"nın gövdesinin sonundaki iki parlak yıldızı (Dabne ve Merak) birleştiren hayalî doğruyu takip ederek, bu iki yıldız arasındaki mesafenin yaklaşık 5 katı kadar ileride Kutup Yıldızı bulunur. Gökyüzünün bu bölgesindeki en parlak yıldız olduğundan, başka bir yıldızla karıştırılma ihtimali düşüktür. Kutup Yıldızı'nın ufuktan yüksekliği, bulunduğunuz enlemi yansıtacaktır. Örneğin, İstanbul'da Kutup Yıldızı ufuktan 41° yükseklikte görünür.
Kutup Yıldızı sadece kuzey yarıküreden görünür, güney yarıküreden görünmez, güneyi gösteren parlak bir güney Kutup Yıldızı bulunmamaktadır. Ancak Güneyhaçı takımyıldızı, güney yarıkürede bulunanlara kabaca güney yönünü gösterir.

Çeşitli [değiştir]
Resim:2006-02-f-large-web.jpg
Ressam gözüyle Kutup Yıldızı
Gökyüzündeki en parlak yıldızın Kutup Yıldızı olduğu yönünde yaygın bir inanış vardır. Gerçekte gökyüzündeki en parlak cisim, bir yıldız olan Güneştir. Onu, bir uydu olan Ay ve bir gezegen olan Venüs izler. Güneş'ten sonra gökyüzünde en parlak yıldız Akyıldız'dır (Sirius). Kutup Yıldızı, gece gökyüzünde görülen yıldızlar arasında parlaklık açısından 46. sırada gelir.
Aslında bir gezegen olan Çoban Yıldızı (Venüs) ile Kutup Yıldızı'nın karıştırılması da yaygın bir hatadır. Çoban Yıldızı genellikle batı yönünde görülmekle birlikte her gün yer değiştirir. Oysa Kutup Yıldızı her zaman kuzey yönündedir.
Kutup Yıldızı anlamına gelen Latince kökenli İngilizce Polaris sözcüğü, 20. yüzyılın sonlarında Türkiye'de ortaya çıkan İngilizceleştirme eğilimi kapsamında moda olan kelimelerdendir. Sermayedar kesim bu kelimeyi şaşırtıcı bir yaygınlıkla benimsedi. Bunun sonucu olarak, "polaris", Türkiye'de gerçek anlamıyla hiç ilgisi olmayan alanlarda kullanıldı: Bir yayınevi, bir gökdelen, bir bilgisayarcı ve hatta bir terlikçi "polaris" ismini benimsedi.
Kutup Yıldızı bir müzik ve tiyatro topluluğunun, Kuzey Yıldızı ise İstanbul'daki bir uzakdoğu sporları salonunun adıydı.
Şimal Yıldızı, yani Kuzey Yıldızı, Kore Savaşı hakkında 1954 yapımı, başrolünde Ayhan Işık'ın oynadığı bir film.
Şimal Yıldızı, Sezen Aksu'nun bir şarkısının adı.

Kaynakça [değiştir]
"Demirkazık", Meydan Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi
İngilizce Vikipedi
Sinematürk web sitesi [1]
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Kutup_Y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1" adresinden alındı.
Sayfa kategorisi: Yıldızlar